Mansur Yavaş’ın MHP’den istifa edip CHP’ye geçtiği 23 Aralık 2013 tarihinden itibaren Ülkücü bir yazar olarak sürekli odaklandığım bir konu var. O da Mansur Yavaş’ın MHP’den istifa etmeden önceki süreçte MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’ye yazmış olduğu mektup hakkında yeniden bir açıklama yapıp, düştüğü CHP çukurundan çok net bir şekilde MHP’den özür dilemesidir.
Bu konuda neredeyse bir kitap boyutunda Mansur Yavaş hakkında yazılar yazdım. Bugüne kadar hiçbir açıklama yapmadı. Sadece 3 yazım hakkında dava açtı. Hepsini kaybetti. Hele “Biji, Heval, Zübük Mansur Yavaş portresi” başlıklı bir yazım var ki bu yazıma kaybettikçe tekrar tekrar dava açtı. Bu yazıya toplam üç kere dava açtı. Ama yargıda umduğunu yine bulamadı.
Son yıllarda Mansur Yavaş hakkında yazdığım yazı başlıklarından bazıları şunlar:
- Yoldaş CHP’li Mansur Yavaş, Ülkücüymüş!
- Mektupçu Mansur, CHP’ye mektup yazamıyor musun?
- CHP’li Mansur Yavaş, özür mektubu ne oldu?
- Yoldaş Yavaş’ın mektupçu ajansı
“Ülkemizde milliyetçilikle muhafazakârlığın iç içe olduğunu bilmeyen, bunların etle tırnak gibi olduğunu algılayamayan, içinde maneviyatı barındırmayan bir milliyetçiliğin halk tarafından CHP’yle aynı kategoride değerlendirildiğini fark edemeyen bir siyaset tarzıyla bu hareketi iktidara taşıyamayız.”
MHP’yi AKP iktidarına ve cemaat referandumuna desteğe çağıyordu.
“Haziran ayından itibaren ülkede yeni bir parlamento teşekkül edecektir. Bizzat iktidar partisi tarafından restorasyon dönemi olacağı ilan edilen bu dönemde, ülkücülerin bulunmaması, bu süreçte etkili olamaması elbette kabul edilebilir bir durum değildir. Dolayısıyla hiçbir şey yokmuş, her şey mükemmel gidiyormuş gibi davranıp görevden kaçamayız.”
Engin Alan’ın MHP’ye katılmasına şu sözlerle karşı çıkıyordu;
“Cuntacı oluşumlarda yer aldığı iddiasıyla hakkında davaların devam ettiği isimlerin ön plana çıkarılması kamuoyunda ciddi kuşkular uyandırmıştır.”
Bu cümleler Mansur Yavaş’ın mektubundan bazıları.
Peki, MHP’ye bunları yazabilen Mansur Yavaş, 9 yıldır içinde olduğu CHP’nin Türk-İslam düşmanlıkları için Kemal Kılıçdaroğlu’na neden bir mektup yazamamaktadır?
9 yılı geçtik, son 2 haftada yaşananlara bir mektup yazsın bari…
Yoldaş Mansur Yavaş’ın Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Diyarbakır’a gitti. Terörist Demirtaş’ı ve etki ajanı Osman Kavala’yı serbest bırakacağını söyledi. Oğlunun biri cezaevinde, biri dağda olan Demirtaş kardeşlerin babasını ziyaret etti. Yanında “TSK PKK’ya karşı yaptığı operasyonlarını durdursun” diyen haini kuzu kuzu dinledi. Kürdistan’ı kabul edeceğini söyledi. “Türk tarihi kirli” dedi.
Yoksa Mansur Yavaş Kemal Kılıçdaroğlu’na bir mektup yazma hazırlığına başladı mı?
Almanya’ya giden CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, terör örgütü PKK’nın sözde muhabiri Erdal Er’e röportaj verdi. Ve o röportajda PKK’ya ve teröristbaşı Öcalan’a sahip çıkan açıklamalar yaptı.
Nerede mektupçu Mansur Yavaş? Geçtiğimiz günlerde CHP Milletvekili Tuncay Özkan “O nedenle ziyaret ettim, gene ederim. Selahattin Demirtaş, bir siyaset adamıdır, bir barış adamıdır. Selahattin Demirtaş’a karşı bu ülkede yapılan haksızlığı, hukuksuzluğu kabul etmiyorum, reddediyorum. Selahattin Demirtaş, cezaevinde değil TBMM sıralarında politika üreten bir lider olarak önümüzdeki günlerde yerini alacaktır.
Bugün Selahattin Demirtaş ve pek çok insan, layık olmadıkları yerdeler” açıklamalarını yaptı.
Nerede mektupçu Mansur Yavaş?
MHP’ye “Maneviyatsız CHP” üzerinden nutuklar atan Mansur Yavaş, “PKK’nın avukatı ve karargâhı olmuş” CHP’ye niçin ses çıkaramamaktadır?
Dün onu MHP’ye karşı kim konuşturdu?
Bugün CHP’ye karşı kim susturuyor?
CHP’nin Türk-İslam düşmanlıklarına 9 yıldır susan Ankara’nın beceriksiz başkanı Mansur Yavaş Kemal Kılıçdaroğlu’na mektup yazmak ve MHP’den özür dilemek için neyi beklemektedir?
Gerçi “HDP ile görüşecek misiniz?” sorusuna “HDP ile görüşmeme ajans karar verecek” diyen birinin, ajans izin vermeden bunu yapabilmesi mümkün değildir.
Ama biz her fırsatta Mansur Yavaş’a MHP ve Lider Devlet Bahçeli’den o “ihanet mektubu” için özür dilemesi gerektiğini hatırlatacağız.
Mansur Yavaş balonun patlamadan şu özür meselesini aradan çıkaralım artık…