Çumranın Sesi

Çumranın Sesi

19 Mart 2024 Salı
BİZİM DESTEĞİMİZ DEVLETİMİZEDİR
MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, ''Aramıza nifak duvarları örmeye çalışanlara dikkat edip topluca cevap vereceğiz.
Kategori : GÜNDEM
26 Ocak 2018 13:36
 
BİZİM DESTEĞİMİZ DEVLETİMİZEDİR
MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, ''Aramıza nifak duvarları örmeye çalışanlara dikkat edip topluca cevap vereceğiz.

MHP Genel Sekreteri  İsmet Büyükataman, ''Aramıza nifak duvarları örmeye çalışanlara dikkat edip topluca cevap vereceğiz. Hedeflerimize azimkâr bir şekilde bağlı kalacağız. Üç Hilali yükselteceğiz, Milliyetçi Hareket'i hep birlikte zirveye çıkaracağız'' dedi

Büyükataman, '' Gelinen noktada bizim durduğumuz yer ve çizgimiz bellidir. Biz bir yere gitmedik, dün de farklı davranmadık, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlarına en sert muhalefeti yaptığımız dönemlerde dahi milli meselelerde devletimizin yanında olduk. Tıpkı merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş'in de yaptığı gibi. Bizim desteğimiz devletimizedir. Desteğimiz dış politika, terörle mücadele ve milli meselelerle ilgilidir bu böyle bilinmelidir. Bu saydıklarım Milliyetçi Hareket Partisinin varlık nedenleridir'' açıklaması yaptı.

MHP Genel Sekreteri  İsmet Büyükataman, MHP Bursa İl Başkanlığı'nda gündeme dair önemli açıklamalar yaptı.

Büyükataman, ''Türkiye ve çevresi, uzun bir süredir dinamitlenmektedir. Milli varlığımıza, hayat haklarımıza topyekûn suikast hazırlığı artık son aşamaya gelmiş bulunmaktadır. Türkiye'nin hassasiyetleri kaşınmakta, husumet kamçılanmaktadır. Her türlü iğrençlik, binbir kılıf altında gerçekleştirilmekte; kutsal değerlerimiz bile bu yöntemle kullanılmakta ve istismar edilmektedir.

Terörizmi paravan olarak kullanan vahşi emperyalizm son kozunu oynamak için tetikte ve teyakkuzdadır. Hedef aslında Türk milletinin tarihi ve tavizsiz mevcudiyetidir.

Aziz milletimizin destansı, aziz vatanımızın benzersiz kutsiyet ve ulviyeti tüm haşmetiyle, tüm görkemiyle meydandadır.

Bundan rahatsız olan, bunu hazmedemeyen ne kadar hasım devlet varsa cinayet örgütlerini üzerimize salmak ve eş anlı saldırı komutu vermek için el ele vermişlerdir. Bunu görüyor, bu hazin gerçeği biliyoruz.

Suriye'de ve Irak'ta tedavüle sürülen kirli pazarlıklar, kinli arayışlar, kapalı devre kışkırtılan arzular esasen Türkiye temalı, Türkiye odaklıdır.

Bir asrı geçen bir süredir, güney sınırlarımız boyunca fitne kazanı kaynatılmaktadır.

Emperyalizm önce kaos çıkarıp, sonra da müdahale gerekçeleri oluşturmaktadır.

Sancılı on yıllar boyunca terör örgütleri varlığımıza ve birliğimize kıymak ve kast etmek için kışkırtılmış, tasmalarından tutularak üzerimize salınmıştır.

Bütün gözler, bütün dikkatler ülkemize çevrilmiştir. Aslında bir Türkiye sorunu çıkarmak için herkes işbaşındadır. Oklar üzerimize yönelmiştir. Küresel çetenin istikrarsızlık ibresi ülkemizi işaret etmektedir. Türklüğün soluk borusunun kesilmesi, tarihi irtibatlarının koparılması hususunda ittifak kurulmuştur''  dedi.

''MEVZU BAHİS OLAN KUTLU VE TARİHİ VARLIĞIMIZIN MÜDAFAASIDIR''

Büyükataman şunları söyledi: ''Küresel çetelerin yerli işbirlikçileri FETÖ, PKK, IŞİD, PYD/YPG gibi terör örgütlerinin belinin kırılması, tamamıyla tasfiye edilerek temizlenebilmesi ancak milli ruh ve ahlakın güçlü tepkisiyle mümkündür.

Kaos havarilerine fırsat vermemek, kriz elçilerine şans tanımamak mecburiyeti ertelenemez bir gerekliliktir. Taşeron maşaların imha edilmesi, vekâlet savaşçılarının belinin kırılması "olmazsa olmaz"dır; şarttır.

Dağılarak değil birleşerek, küserek değil kucaklaşarak, asılsız ve hayâsız iftiralarla değil birbirimizin hakkını koruyup gözeterek var olacağımız açık bir hakikattir.

Türkiye'nin beka mücadelesi verdiği bu zaman aralığında, siyasi polemik yaratmak isteyen, siyasette kavga ve kutuplaşma arayışında olan kim varsa art niyetlidir ve dikkatle izlenmelidir.

Bilinmelidir ki Milliyetçi Hareket Partisi, Türk milletinin ve onun üzerine titrediği Türk devletinin istiklal mücadelesinde ve beka direnişinde ayrılığa, anlaşmazlığa, çatışmaya prim vermeyecek bir irade ve tutumdadır.

Çünkü mevzu bahis olan kutlu ve tarihi varlığımızın müdafaasıdır.

Milliyetçi Hareket Partisi ülke gündemini, bölgesel konuları, milli davaları, küresel meseleleri dikkat ve titizlikle takip ve tahlil eden 49 yıllık milli çınar, göz kamaştıran millet cevheridir.

Milliyetçi Hareket Partisi terörizmle, iç ve dış mihraklara karşı verilen samimi mücadelede devletiyle beraberdir.

Aksini düşünüp milli dayanışmayı yıkmak, değilse bile sarsmak isteyen fesat odakları kaybetmeye mahkûm olan çürümüşlerdir.

Ne yapıyorsak, neyi teklif ve temenni ediyorsak milletimizin tarihi ve kültürel varlığını korumak içindir.

Bugünkü şartlarda, güven ile kuşku arasında gelip giden, güvenlik ile korku arasında adeta sarkaç gibi salınıp duran Türkiye'yi emniyetli ve istikrarlı bir şekilde dengede tutmayı amaçlıyoruz.

Zira biliyoruz ki bu dengeyi sağlayacak yegâne organizasyon, köklerini kadim Türk kültüründen alan ve Türk milliyetçiliğinin biricik siyasî temsilcisi olan Üç Hilâlimizdir.

Bu gerçek, çok şükür ki milletimizin irfanı sayesinde bugün daha anlaşılır bir durumdadır. Paha biçilemez bir elmas gibi parlayan Milliyetçi Hareket, sonsuza kadar var olacak Türklüğün siyasî kıblegâhı olarak dimdik ayaktadır. 

Teslimiyet diyenlere, tavize yanaşanlara milli mukavemeti ihtarla hatırlatıyor, sağlam tavrımızı ilan ve izhar ediyoruz.

Özellikle 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsünden sonra, eski alışkanlıklarla, eskiyen siyasi taktiklerle, artık erimiş olan siyasi kalıplarla birlik ve beka mücadelemizin sürdürülemeyeceğini işaret etmiştik.

Siyaset denkleminin, bu denklemdeki sabit ve değişken parametrelerin 15 Temmuz'la beraber değişikliğe uğradığını söylemiştik.

Söylediğimiz bu yeni şeyler Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türk milletinin varlık ve birliğini muhafaza gayesine hizmet edecek tavır, tutum, söylem ve eylem birliğinin sosyal ve toplumsal alanını genişletmek, siyaset ayağını derleyip toplamaktır.

Düşman kampında mevzilenenler illetin yüz karaları, milli mutabakatta birleşenler ise milletin yüz aklarıdır ve tarih bunu böyle yazacak, gelecek nesiller bir yanda dua diğer yanda bedduayla ak ve karalar hakkında hükmünü verecektir.

CUMHUR İTTİFAKI...

Bilindiği üzere; "Cumhur İttifakı" teklifi, Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli tarafından ilk kez Kasım 2017'de dile getirilmiş ve o günden itibaren büyük yankı uyandırmıştır. "Cumhur İttifakı" teklifi, 8 Ocak 2018 tarihi itibariyle yine Sayın Genel Başkanımız eliyle somutlaştırılmış ve alenîleştirilmiştir. 8 Ocak tarihli basın toplantısından itibaren gündemin ana maddesi hâline gelen bu konu, Türkiye için yeni bir siyasî sürecin başladığını da göstermektedir.

"Cumhur İttifakı"teklifinde etkili olan başat maddeler 15 Temmuz hain darbe girişimi, Cumhurbaşkanlığı sistemi içinde Cumhurbaşkanı'nın seçimi usûlü ve zorunlu bir model olarak "Cumhur İttifakı"dır. Bu bağlamda, konunun iyi anlaşılması ve kavranması gerekmektedir.

İç ve dış güvenlik sorunlarının giderek ağırlaştığı, vatanımızı içine alan husumet çemberinin giderek daraldığı, kısacası Türkiye'nin çok ciddi bir beka sorunuyla karşı karşıya kaldığı en buhranlı bir zamanda, derinleşen hükümet sistemi tartışmalarının millî mutabakatla halli yolunda MHP'nin attığı Anayasa değişikliği adımı, son derece önemliydi.

MHP, sistem tartışmalarının siyaseti tıkamasını ve bunun bir rejim krizine dönüşerek yeni krizlere davetiye çıkarması ihtimalini görmezden gelmemiş; kulağının üstüne yatmamıştır. Bilinmelidir ki hâlihazırda içinde bulunduğumuz sıkıntıların derinleşmesinde rol oynayan problemleri azaltmak, ülkeyi âdeta kilitleyen sorunlar yumağını çözmek, ülkemizin huzuruna ve güvenliğine kast eden riskleri ve tehditleri ortadan kaldırmak için MHP'nin çabaları sürmektedir.

MHP, Türkiye'nin varlığını sürdürmesi ve bekası açısından hayati bir fonksiyon icra etmektedir. MHP; fikriyatı, mücadelesi ve ilkeli tutumuyla Türk toplumunu ve onu ayakta tutan maşeri vicdanı beslemektedir. MHP, kolektif vicdanın siyasete yansıması, milli vicdanın politikadaki karşılığıdır. MHP'nin gücü ve müessiriyeti kemiyetle değil keyfiyetle, sıkletiyle değil özgül ağırlığıyla ölçülür.

MHP, bilinen siyasî ölçülerin terazisinde değil tarihin şahit olduğu ama aynı zamanda istikbalin taşlarının döşendiği bir zeminde tartılabilir. Yalnızca bugüne bakmakla, sadece bugünde kalmakla MHP anlaşılmaz. Kalp gözü açık olmayan siyasetin miyopları, Ülkücü Hareket'i kavrayamaz, anlamlandıramaz. 

MHP'nin siyasi tarihimizin her döneminde neden büyük sorunlarla boğuşmak zorunda kaldığını, neden birtakım küresel operasyonlara maruz kaldığını anlamak için bütün bu işlevlerinin iyi anlaşılması icap eder. 

''BİZİM DESTEĞİMİZ DEVLETİMİZEDİR''

Gelinen noktada bizim durduğumuz yer ve çizgimiz bellidir. Biz bir yere gitmedik, dün de farklı davranmadık, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlarına en sert muhalefeti yaptığımız dönemlerde dahi milli meselelerde devletimizin yanında olduk. Tıpkı merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş'in de yaptığı gibi.

Bizim desteğimiz devletimizedir. Desteğimiz dış politika, terörle mücadele ve milli meselelerle ilgilidir bu böyle bilinmelidir. Bu saydıklarım Milliyetçi Hareket Partisinin varlık nedenleridir. 

Bizim her fırsatta dile getirdiğimiz "millet ebed müddet, devlet ebed müddet" çağrı ve beyanı kişilerle kaim olmayan tarihi bir derinlik ihtiva etmektedir. Bazı dönemleri hariç tutarsak, Türk milleti hiçbir zaman fani heveslerin, mefkûre yoksunu cüce heyecanların oyuncağı olmamıştır. Kendini düşünmeden çıkarsızca sadece geleceği düşleyen, gelecek nesiller için yokluklara göğüs geren düşüncenin, bu toprakları vatan yapan bir asil duruş olduğu bilinmelidir.

 ''CEPHELEŞME DEĞİL, KUCAKLAŞMA; AYRILIK DEĞİL, BULUŞMA; KAVGA DEĞİL, UZLAŞMA HEDEFİMİZDİR''

15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen hain darbe girişimi, muhtelif zeminlerde tartışılmış ve pek çok polemiğe konu olmuştur. Kamuoyunda, konu ile ilgili pek çok ortak sonuca varılmıştır. Bunlar arasında en çok dile getirilenler "işgal girişimi", "iç savaş tehlikesi" ve "devletin ve milletin bekasına yönelik saldırı" olarak sıralanabilir. 

15 Temmuz hain darbe girişimi, yalnızca yönetime el koymak isteyen bir kalkışma değil aynı zamanda bir işgal provasıdır. Zira bu darbe girişimi, zamanlama itibariyle darbeciler tarafından isabetle belirlenmiş bir tarihte gerçekleşmiştir. Öncelikle, Ağustos başında gerçekleşecek olan ve büyük bir tasfiyenin yaşanacağı Yüksek Askerî Şura'dan hemen önce harekete geçilerek FETÖ'ye bağlı komutanların elindeki birliklerin gücünden istifade edilmiştir. Öte yandan Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın, bakanların ve milletvekillerinin önemli bir bölümünün seçim çevrelerinde veya siyasî faaliyet sebebiyle Ankara dışında olduğu bir gün tercih edilmiştir. 15 Temmuz gecesi ilk hamlede Genelkurmay karargâhının ve kuvvet komutanlarının da etkisiz hâle getirildiği göz önünde bulundurulduğunda, Ankara'da darbecilere direnecek güç merkezleri, asgariye indirilmiştir. Öte yandan çizdiğimiz bu tablo, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından dile getirilen "kontrollü darbe" iddiasının da ne kadar temelsiz olduğunu, açık biçimde ortaya koymaktadır. Özetle 15 Temmuz ile ilgili öne çıkarılması gereken husus, işgal ve iç savaş tehlikesi ve bu tehlikeden doğan beka meselesidir.  

Yine Genel Başkanımız eliyle dile getirilen ve "fiilî durumu, hukukî duruma çevirmek" şeklinde özetlenen anayasa değişiklik teklifi ve kabul edilen "Cumhurbaşkanlığı sistemi", önemli bir gelişme olarak 15 Temmuz sonrasına damgasını vurmuştur. Halkoylamasıyla gerçekleşen bu değişiklik, başta propaganda dönemindeki psikolojik ortamdan ve değişiklik paketinden kaynaklanan pek çok tartışmayı doğurmuştur. Bundan sonraki süreçte, bu tartışmalardan uzaklaşma yönünde bir dil kullanılması, ülkemizin birliğinin tahkim edilmesi, büyük önem taşımaktadır. 

Türkiye'nin yeniden inşa ve ihyası gayretine, uyum yasaları başta olmak üzere, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin doğasına uygun olacak tüm mevzuat değişikliği ve düzenlemesine elimizden geldiği, gücümüzün yettiği kadar destek vermeye kararlı ve hazırız. Cepheleşme değil, kucaklaşma; ayrılık değil, buluşma; kavga değil, uzlaşma hedefimizdir.

Cumhurbaşkanlığı sisteminin kabul edilmiş olması, sistemin nasıl işleyeceğinden ziyade artık, sistemin hayata geçeceği 2019 seçimlerinin sonuçlarına odaklanmayı gerektirmektedir. Bu bağlamda üzerinde durulması gereken konu, Cumhurbaşkanı seçilmek için gereken "% 50+1 kişilik çoğunluk"tur. 

Cumhurbaşkanlığı sistemi, Cumhurbaşkanı seçilmek için geçerli oyların basit çoğunluğunu yani "% 50+1'i" esas almaktadır. 16 Nisan 2017 tarihli halk oylaması göstermiştir ki Türkiye'de hiçbir parti, böylesi bir çoğunluğu ilk turda elde edecek oy oranına sahip değildir. 

Cumhur İttifakı teklifini ortaya çıkaran süreç, yukarıda genel hatlarıyla çizilmeye çalışılmıştır. Bu teklif, MHP açısından bakıldığında, Ülkücü Türk Milliyetçiliği açısından odak bir değer olan "Türk Milleti'nin ve Türk Devleti'nin bekası" çerçevesinde geliştirilmiş bir formüldür. 

Çünkü MHP, Türk Milletinin bütün değerlerini, tasalarını, beklentilerini, geçmişini ve geleceğini kucaklayan bir anlayışı temsil etmektedir. Çünkü MHP, "Önce ülkem ve milletim, sonra partim"demektedir.

ZEYTİN DALI HAREKATI

Kahraman askerlerimizin gayretiyle devam eden Zeytin Dalı Harekatı'nda teröristler ihanetlerinin bedelini ağır bir şekilde öderken; her dağın yamacı, her taşın altı kirden pastan arındırılmaktadır. Afrin'in huzura kavuşacağı günler sayılı ve yakındır. Sahadaki mıntıka temizliği kahramanca sürdürülmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti Türk askeriyle birlikte yüzyıllarca okunacak yeni bir destana imza atmaktadır. Teröristler aldıkları ölümcül darbelerle son nefeslerini verme noktasına gelmişlerdir. 

Mazlumlar uzatılan zeytin dalıyla umutlanmışlar, hainler uzayan ve ufku saran milli öfkeyle kahrolmuşlardır. Günahkârlar köşeye sıkıştırılmış, suçlular kuyruklarını kıstırmışlardır. Türkiye havadan karadan ateş olup Afrin'i kavramış, barış ve huzur olup masumları kollamıştır.

Afrin, Hafız Esad'ın göz yummasıyla PKK'nın devletçilik oynadığı ilk yerdir. Körfez savaşı ile merkezini Kuzey Irak'a kaydıran ve uyuşturucu kaçakçılığını ele alan PKK'nın daha önceki temel finansal kaynağı haraç ve Afrin'de kurduğu sistemdir. Özetle Türkiye Afrin'e kendi haklarını, kendi vatandaşlarını korumak, terörü yerinde ezmek için gitmiştir. Emperyalist devletlere güvenerek Türklüğe kasteden mikroplara dünya gerçeklerini hatırlatmaya gitmiştir. 

Türk milleti mazluma sığınak, zalime ateştir. Bu ateşte teröristler Allah'ın izniyle yanacak, Zeytin Dalı Harekâtı huzur ve güvenliğimizi sağlayacaktır. Çünkü Afrin demek Hatay demektir, Afrin demek Kilis demektir. Yani vatan demektir.

Bu vesileyle Zeytin Dalı Harekatı'nda şehit düşen askerlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet, yaralı kardeşlerimize şifalar diliyorum.

Dua ve desteğimiz Mehmetçiklerimizledir. 

''ÜÇ HİLALİ YÜKSELTECEĞİZ, MİLLİYETÇİ HAREKET'İ HEP BİRLİKTE ZİRVEYE ÇIKARACAĞIZ''

Cesur olacağız, özgüven içinde hareket edeceğiz, ümitsizliğin yakınımıza, yanı başımıza ve yöremize sokulmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz.

Kötümserlere ortam açmayacağız. Karamsarlara fırsat tanımayacağız.

Kara propagandadan geçinenlere karşı birlik içinde olacağız, saflarımızı sımsıkı tutacağız.

Aramıza nifak duvarları örmeye çalışanlara dikkat edip topluca cevap vereceğiz. Hedeflerimize azimkâr bir şekilde bağlı kalacağız.

Üç Hilali yükselteceğiz, Milliyetçi Hareket'i hep birlikte zirveye çıkaracağız.

Nefislerine yenilenlere, nefesi kesilenlere, yorulanlara, bireysel çıkar peşinde koşanlara, kendi hesabına değerlerimizi alet edenlere karşı uyanık duracağız, teyakkuz halinde olacağız.

Millet ve vatan mücadelemizi gölgelemeyi aklından geçirenleri birlikte püskürteceğiz.

Birbirimize güveneceğiz, birbirimize inanacağız, birbirimize destek ve dayanak olacağız. Bu tarihi görev hepimizin üzerindedir.

 

Türkiye'nin içinden geçtiği bu sancılı dönem çok yakında geride kalacaktır. Milliyetçi Hareket her düzeyde açılan yaraları saracak, milli bir seferberlikle onarım ve inşa dönemi başlatacak ve Türk milletini kazandıracaktır.

Milliyetçi Hareket mensuplarının, bu günden itibaren, fitne ve tahriklere aldırmadan bütün mesailerini önümüzdeki seçimlere yönlendireceklerine olan inancımız tamdır. Bu amaçla, kapı kapı dolaşarak ayak basmadık hane bırakmamalıyız.Tüm vatandaşlarımızın vicdanlarına seslenmeli, bir gönül seferberliği başlatarak kalplerini kazanmalıyız.

Bilelim ki ancak o zaman vatan ve millet sevgisiyle çarpan temiz yüreklerimizle Türkiye'ye sahip çıkacak ve Türk milletine vefa borcumuzu ödeyeceğiz.

Başı dik, alnı açık, gönlü yüce, yüreği vatanı ve milleti için çarpan; inancının, ülküsünün tavizsiz takipçileri olan değerli ülküdaşlarım, bizleri daha fazla çalışma, daha fazla gayret ve fedakârlık beklemektedir.

Merhum Necip Fazıl'ın söylediği gibi;

"Tohum saç, bitmezse toprak utansın! 

Hedefe varmayan mızrak utansın! 

Hey gidi küheylan, koşmana bak sen! 

Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!"


Kaynak:Ortadoğu

Okunma : 766
Gündem haberleri
 MHP (Cumhur ittifakı) Çumra belediye başkan adayımız Fatih DEMİRCİ seçim çalışmalarına aralıksız devam ediyor
18 Mart 2024 Okunma: 290 ÇUMRA
Son dört günün en çok okunan haberlerini gösterir
Ayın en çok okunan haberleri için tıklayın